Ana içeriğe atla

Uysallar Dizisi İnceleme

Uysallar: Dışarıdan Baktığında Uysal, İçeriden Baktığında Başka Bir Şey

Netflix’in yerli yapımları arasında kendine özgü bir yer edinen Uysallar, yalnızca bir dizi değil; bastırılmışlık, orta sınıf huzursuzluğu ve içsel başkaldırı üzerine karanlık bir alegori. Hakan Günday’ın kaleminden çıkan senaryo ve Onur Saylak’ın rejisiyle buluşunca ortaya çıkan bu sekiz bölümlük mini dizi, izleyicisine “uyum”un ne pahasına geldiğini sorgulatıyor.

Dizinin merkezinde mimar Oktay Uysal var. Başarılı, saygın, evli ve iki çocuk babası. Yani "dışarıdan bakıldığında" her şey yerli yerinde. Fakat Oktay'ın içinde kaynayan şey, 90’lardan çıkıp gelen bir punk ruhu. Bu içsel bölünme, dizinin hem tematik omurgasını oluşturuyor hem de diğer karakterlerin yaşamlarındaki gizli çatlakları su yüzüne çıkarıyor.

"Uysallar"ın en güçlü yönü, karakterlerini karikatürleştirmeden, onların içsel sıkışmalarını sahici ve yer yer absürt tonlarla işleyebilmesi. Oktay’ın ailesi de en az onun kadar bastırılmış, yönünü kaybetmiş ya da kendi benliğini bulmaya çalışan bireylerden oluşuyor. Özellikle çocuk karakterlerin özgürlükle kurduğu ilişki, büyüme sancıları ve ebeveyn-çocuk arasındaki görünmez duvarlar oldukça etkileyici.

Görsel dil anlamında Onur Saylak, atmosfer yaratımında oldukça başarılı. Renk paleti, mimari detaylar, kadraj seçimleri... Hepsi dizinin bastırılmış ruh haline hizmet ediyor. Punk estetiğiyle burjuva estetiğinin bir arada sunulması, ironik bir görsel tat yaratıyor.

Uysallar, toplumsal normlar, kimlik, bastırılmış öfke ve bireysel özgürlük üzerine düşündüren; zaman zaman bilinç akışı gibi ilerleyen, gerçeklik ile hayalin iç içe geçtiği bir anlatı. Dizi, her ne kadar herkesin zevkine hitap etmeyebilir, hatta kimi izleyiciyi fazlasıyla soyut ve dağınık bulabileceği bir anlatıyla karşılayabilir, ancak sunduğu farklı bakış açısı ve cesur atmosferiyle Türk televizyonculuğu adına özgün bir iş.

Sonuç olarak: Uysallar, bireyin içsel devrimini sessiz bir çığlıkla anlatan, sistem eleştirisini punk estetiğiyle harmanlayan, şehirli insanın "uyum" uğruna neleri feda ettiğini gözler önüne seren etkileyici bir yapım.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türk Bilimkurgu Dizisi: Hile

İMDB PUANI: 9 Yönetmen-Senarist:  Taha Ulukaya Oyuncular:  Taha Ulukaya, Andaç Ulukaya,Cem Asan,Neslihan Ulusoy,Çiğdem Aysu,Sezer Soykök,Taner Şahin, Murat Şen, Yunus Taha Karaslan, Şebnem Erdener, Ebru Sarıtaş, Janberd Ceyhan, Melis Uzer, Selçuk Danışmaz Tür:  Aksiyon/Bilimkurgu/Dram Süre:  20 dakika Sezon:  3 TÜRK BİLİMKURGU DİZİSİ HİLE Eğer bir hedefiniz varsa bahaneniz yoktur. Oyunu kuralına göre oynadığınızda hayatta kalabilmeniz mümkün mü? Ya da hile yaparak kazanmak… Hangisi daha onurlu? Sanırım kurallara uyduğunuzda eğer ki güçsüzseniz muhtemeldir ki kaybedeceksiniz. Çünkü oyunun sahibi kötüler. Bir zamanlar futbolumuzda “şerefli mağlubiyet”ler dönemi vardı. Güçsüzsündür ama kurala uyarsın, oyunu çirkinleştirmezsin ve kaybedersin. Olması gereken de bu gibi. Bu yolda yüründüğünüzde iyi bir sistem sahibiyseniz bir gün kazanabilir ve de galibiyetleri gelenek haline getirebilirsiniz. Tabii oyunu da ele geçirmek şartıyla. Bir...

Gassâl Dizisi Hakkında

IMDb Puanı:8,4 "Kimsenin mutsuzluğunu küçük görme. Kendi acını da büyük sanma."  Ölüm karşısında elimiz kolumuz bağlı Gassal, adını anmaktan imtina ettiğimiz "ölüm"e yakından bir bakış hikayesi.  Ölünce beni kim yıkayacak sorusunun merkezinde olduğu bireyin iç dünyasını anlatan bu hikayeyi izlerken yer yer sıkılacak yer yer de hüzünleneceksiniz bazen de gülebilirsiniz. Başlangıç ve son aynıdır. Nasıl ki doğum bir başlangıç ise ölüm de bir sondur. Başlangıçlar mutluluk verici sonlar ise hüzünlüdür. Esasen ikisi de aynı kapıya çıkar.  Yaşam kapısından girer ve bir süre sonra da çıkarız. Asıl yerimize döneriz. Geldiğimiz yere. Senaryosundaki bazı tekrarların hikayenin ilerlemesine ve kahramanın yolculuğuna olan katkısı görünüyor. Fakat Baki karakteri bizi hayata başka noktadan bakmaya çağırıyor. İyi bir aile, iyi bir anne, iyi bir baba ve mutlu bir çocuk yoksa bir şeyler hep eksik kalacak. O eksiklik tamamlanamayacak. Hiçbir şey tastamam olamayacak.  İnsanın zaman karş...

Aşk ve Gurur Filmi Üzerine

İMDB   : 7,8 2005/ Romantik-Dram Orijinal adı : Pride & Prejudice Yönetmen    : Joe Wright Senarist  : Deborah Moggach, Emma Thompson Oyuncular : Keira Knightley, Matthew Macfadyen, Rosamund Pike "Gurur gönül bağına atılmış bir kördüğümdür." İngiliz yazar Jane Austen'in 1800'lerin başında çıkan ve aynı adla sinemaya uyarlanan Gurur ve Ön yargı adlı eseri 2005 yılında Joe Wright'ın yönetmenliğinde gösterime girdi. Çok defa televizyona ve beyaz perdeye aktarılan eser, her defasında büyük ilgi gördü. Romanı on yıl önce okumayı denemiştim ama genç yaşıma uygun olmayışından mıdır, yoksa kötü çeviri sebebiyle midir bilemiyorum bir türlü bitirememiştim. Bu olumsuz okuma deneyimine rağmen filmi izlemeye karar verdim. İlk 15-20 dakika dans sahneleriyle geçildi. Daha sonra acaba filmin adı "Dans ve Ön yargı" mı olmalıydı diye düşünmeden edemedim. Çünkü zamanın İngiltere'sinde dans fazlasıyla önemliydi. İnsanlar dans ederken tanışma, kaynaşma, flört etme...