"Kimsenin mutsuzluğunu küçük görme. Kendi acını da büyük sanma."
Ölüm karşısında elimiz kolumuz bağlı
Gassal, adını anmaktan imtina ettiğimiz "ölüm"e yakından bir bakış hikayesi.
Ölünce beni kim yıkayacak sorusunun merkezinde olduğu bireyin iç dünyasını anlatan bu hikayeyi izlerken yer yer sıkılacak yer yer de hüzünleneceksiniz bazen de gülebilirsiniz.
Başlangıç ve son aynıdır. Nasıl ki doğum bir başlangıç ise ölüm de bir sondur. Başlangıçlar mutluluk verici sonlar ise hüzünlüdür. Esasen ikisi de aynı kapıya çıkar.
Yaşam kapısından girer ve bir süre sonra da çıkarız. Asıl yerimize döneriz. Geldiğimiz yere.
Senaryosundaki bazı tekrarların hikayenin ilerlemesine ve kahramanın yolculuğuna olan katkısı görünüyor. Fakat Baki karakteri bizi hayata başka noktadan bakmaya çağırıyor. İyi bir aile, iyi bir anne, iyi bir baba ve mutlu bir çocuk yoksa bir şeyler hep eksik kalacak. O eksiklik tamamlanamayacak. Hiçbir şey tastamam olamayacak.
İnsanın zaman karşısındaki çaresizliği onu kaçınılmaz sondan kurtaramıyor.
"Yolcu" insanın en isabetli tanımı. Baki'nin yolculuğu trajik fakat ibretlik bir derse dönüşüyor. Ölümü anlamak. Ölüden korkmamak. Yaşamı yalnız geçirmemek. Ardında senin için üzülebilen birilerinin kalması...
Ana mesele sevgi. Sevgiden yoksun yaşamak insanın anlam arayışını körükleyen ve bu arayışta onu karamsarlığa iten bir sebep. Baki'nin baba sevgisi görmemesi. Babası ile barışamayan dünya ile arasını düzeltemez gerçeğini gözler önüne seriyor. Çocukken yitirdiği annesine olan büyük özlemi. Derinlerde büyük bir acı saklayan mutsuz olmayan ama mutlu da olamayan yalnız biri.
Gassal seyirciye iyi gelir mi bilemem fakat ardında hassas yürekleri sızlatan, sevdiklerimize olan bakışımızı da sorgulatan bir tat bıraktı. Kıymet bilmek dileğiyle.
Dikenli Patika
Yorumlar
Yorum Gönder