Ana içeriğe atla

Borç Filmi Üzerine


 IMDB: 6,3

2018 / Dram
Orijinal adı : Borç
Yönetmen : Vuslat Saraçoğlu
Senarist : Vuslat Saraçoğlu
Oyuncular: Serdar Orçin, İpek Türktan, Rüçhan Çalışkur, Beyti Engin, Feridun Koç, Ozan Çelik
Uluslararası İstanbul Film Festivali "Ulusal Yarışma" kategorisinde "En İyi Film Ödülü" olan Altın Lale'yi kazanan Borç filmi üzerine. 

Karşılıksız İyilik Var mıdır?

Vuslat Saraçoğlu’nun ilk uzun metrajı Borç, yalın bir şehir ailesini anlatır.  Aile babası Tufan(Serdar Orçin), etliye sütlüye pek karışmayan kendi halinde yaşayan bir insandır. İş arkadaşıyla sinemaya gider. Orada filmin en aksiyonlu sahnelerinde uyuklar. Uyukladığı sahneleri arkadaşından duyduğunca başkalarına kendi fikriymişçesine anlatır. Nargileciye gider. Derin derin nefeslerle nargilesini çeker. Tavlada iyi olduğunu ataerkil bir cakayla anlatır.

Tufan, gündelik yaşamda ensesine vur elinden ekmeğini al diye tabir edilen insanlardandır. Şehirleşen insanın çekingenliğine sahiptir. Kendi halindedir. İyilik yapmak onun için bir empatidir. Bir gün kendisi de zor duruma düşerse ona da yardım edilecektir. Bu motivasyonla iyilik yapar. Eğer karşılık görmezse iyilik yapmaktan vazgeçip kötülüklere sessiz kalmayı tercih eden bir karaktere dönüşecektir.

Borç, bir matbaa işçisinin sıradan hayatını konu alır.  İş yerinde sorunları olan Tufan, maaşını gecikmeli alan mütevazı bir aile babasıdır. Yaşlı komşusu hastalanır. Onunla ilgilenir. Yolda yaralı bir kuş görür. Ona yardım eder. İyiliksever bir insandır. Tek tutkusu ise yeni aldığı arabasıdır. Ona kıyamaz. İşe giderken park sorununu bahane ederek arabasını pek kullanmaz.

Patronuna, eşine, arkadaşlarına karşı son derece kibardır. Araba kullanırken biraz gergin ve asabidir. Fakat evde eşi ne derse ona boyun eğer.

İyiliklerini karşılık beklemeden yapar. Ta ki maaş sorunu iyice ayyuka çıkana kadar. Arabasının taksitini ödeyemeyecek duruma gelir. Patronundan boynunu bükerek geciken maaşını ister. Alamayınca eşinin altın gününden topladığı paraları ister. Ondan da netice alamaz. Haftalardır evinde misafir ettiği yaşlı komşusunun üç aylığını kızına gönderdiğini öğrenince tam anlamıyla patlar. Ağzına ne gelirse söyler. İsminin hakkını verir. Tufan, burada kabuğunu kırar. Artık iyilik yapmanın da bir sınırı vardır. Karşılığını görmeyeceği iyiliği sorgular. Kırmaktan korkmaz.

Yaptığımız iyilikleri karşılıksız mı yaparız yoksa bir dönüt bekler miyiz? Günlük hayatımızda da birine bir faydamız dokunduğunda dahi bir teşekkür bekleriz. O teşekkür gelmezse iyilik yapmaktan vazgeçebiliriz. Bu bir motivasyondur. Bir yandan da önemli bir görgü kuralıdır.

İyilik yapmadan yaşamımızı sürdürebilir miyiz, ya da her iyilik aslında bir çıkar umma girişimi midir? Borç, beklenti içinde olmak üzerine de eğilir. Ne kadar beklentiye girersek o kadar da stres ve sıkıntı içinde oluruz. Beklenti insanı yorar. Tufan’ın yorgunluğu, yaptığı iyiliklerden sonra iyice fark edilir.

Vuslat Saraçoğlu’nun filmi, hiçbir karakteri yargılamamıza izin vermez. Hasta annesiyle ilgilenmeyen kadını da anlayabiliyoruz. Çünkü çocukluğunda geçirdiği birtakım kötü tecrübelerden bunu çıkarabiliyoruz. Tufan ise eşine, küçük kızına, patronuna, arkadaşlarına gösterdiği kibarlığı komşusunun kızına göstermez. Ona kızar, hakaret eder. Ataerkil bir üslup takınır. Onu hesapsız yargılar. Dinlemek istemez. Sorunun kaynağına inmeyi göze alamaz. Çünkü ona hak vermek durumunda kalmaktan korkar. Ya o da haklıysa diye içten içe düşünür. Ona olan öfkesiyle baş başa kalmak ister.

Borç, bu anlamda sade ve minimal bir anlatıma sahiptir. Karşılıksız iyiliği merkezine alır. Çoğumuz günlük yaşamımızda iyilikler yaparız. Fakat bu iyilikleri nereye kadar sürdürebiliriz? İyilik yap, denize at; balık bilmezse halik bilir. Bu söz ne derece gerçekçidir? Tufan, bu ikilemi film boyunca yaşar.

İyi seyirler.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türk Bilimkurgu Dizisi: Hile

İMDB PUANI: 9 Yönetmen-Senarist:  Taha Ulukaya Oyuncular:  Taha Ulukaya, Andaç Ulukaya,Cem Asan,Neslihan Ulusoy,Çiğdem Aysu,Sezer Soykök,Taner Şahin, Murat Şen, Yunus Taha Karaslan, Şebnem Erdener, Ebru Sarıtaş, Janberd Ceyhan, Melis Uzer, Selçuk Danışmaz Tür:  Aksiyon/Bilimkurgu/Dram Süre:  20 dakika Sezon:  3 TÜRK BİLİMKURGU DİZİSİ HİLE Eğer bir hedefiniz varsa bahaneniz yoktur. Oyunu kuralına göre oynadığınızda hayatta kalabilmeniz mümkün mü? Ya da hile yaparak kazanmak… Hangisi daha onurlu? Sanırım kurallara uyduğunuzda eğer ki güçsüzseniz muhtemeldir ki kaybedeceksiniz. Çünkü oyunun sahibi kötüler. Bir zamanlar futbolumuzda “şerefli mağlubiyet”ler dönemi vardı. Güçsüzsündür ama kurala uyarsın, oyunu çirkinleştirmezsin ve kaybedersin. Olması gereken de bu gibi. Bu yolda yüründüğünüzde iyi bir sistem sahibiyseniz bir gün kazanabilir ve de galibiyetleri gelenek haline getirebilirsiniz. Tabii oyunu da ele geçirmek şartıyla. Bir...

Gassâl Dizisi Hakkında

IMDb Puanı:8,4 "Kimsenin mutsuzluğunu küçük görme. Kendi acını da büyük sanma."  Ölüm karşısında elimiz kolumuz bağlı Gassal, adını anmaktan imtina ettiğimiz "ölüm"e yakından bir bakış hikayesi.  Ölünce beni kim yıkayacak sorusunun merkezinde olduğu bireyin iç dünyasını anlatan bu hikayeyi izlerken yer yer sıkılacak yer yer de hüzünleneceksiniz bazen de gülebilirsiniz. Başlangıç ve son aynıdır. Nasıl ki doğum bir başlangıç ise ölüm de bir sondur. Başlangıçlar mutluluk verici sonlar ise hüzünlüdür. Esasen ikisi de aynı kapıya çıkar.  Yaşam kapısından girer ve bir süre sonra da çıkarız. Asıl yerimize döneriz. Geldiğimiz yere. Senaryosundaki bazı tekrarların hikayenin ilerlemesine ve kahramanın yolculuğuna olan katkısı görünüyor. Fakat Baki karakteri bizi hayata başka noktadan bakmaya çağırıyor. İyi bir aile, iyi bir anne, iyi bir baba ve mutlu bir çocuk yoksa bir şeyler hep eksik kalacak. O eksiklik tamamlanamayacak. Hiçbir şey tastamam olamayacak.  İnsanın zaman karş...

Aşk ve Gurur Filmi Üzerine

İMDB   : 7,8 2005/ Romantik-Dram Orijinal adı : Pride & Prejudice Yönetmen    : Joe Wright Senarist  : Deborah Moggach, Emma Thompson Oyuncular : Keira Knightley, Matthew Macfadyen, Rosamund Pike "Gurur gönül bağına atılmış bir kördüğümdür." İngiliz yazar Jane Austen'in 1800'lerin başında çıkan ve aynı adla sinemaya uyarlanan Gurur ve Ön yargı adlı eseri 2005 yılında Joe Wright'ın yönetmenliğinde gösterime girdi. Çok defa televizyona ve beyaz perdeye aktarılan eser, her defasında büyük ilgi gördü. Romanı on yıl önce okumayı denemiştim ama genç yaşıma uygun olmayışından mıdır, yoksa kötü çeviri sebebiyle midir bilemiyorum bir türlü bitirememiştim. Bu olumsuz okuma deneyimine rağmen filmi izlemeye karar verdim. İlk 15-20 dakika dans sahneleriyle geçildi. Daha sonra acaba filmin adı "Dans ve Ön yargı" mı olmalıydı diye düşünmeden edemedim. Çünkü zamanın İngiltere'sinde dans fazlasıyla önemliydi. İnsanlar dans ederken tanışma, kaynaşma, flört etme...